Evlatlarımızla geçirdiğimiz zamanın uzunluğu değil, o zamanın kalitesi belirler geride ne bıraktığımızı. Birlikte kaç yıl yaşadığınızdan çok, o yıllarda neler hissettirdiniz?
Onların gözlerinin içine bakarken, kalplerine hangi kelimeleri ektiniz? İşte asıl mesele bu. Çünkü çocuklar sözlerimizi değil, hissettirdiklerimizi hatırlayacak.
Zannediyoruz ki onlar küçük, anlamazlar. Oysa çocuklar, söylenmeyenleri duyar, görülmeyenleri hisseder. Bir bakış, bir susuş, bir iç çekiş… Hepsi bir iz bırakır. Sevinçle sarıldığımızda ruhlarına şifa oluruz, öfkeyle susturduğumuzda ise iç dünyalarında fırtınalar koparırız. Karakterleri işte bu anların toplamından şekillenir. Ve her bir duygu, bir frekans gibi nesilden nesle aktarılır, anne babadan çocuğa, oradan toruna…
Çocuklar bize emanet. Sahip değiliz onlara!Sadece onlarla sınanıyoruz. Onları kendi hayallerimizin askeri gibi görmek, bizi zora, onları yıkıma sürükler. Her komutumuzda kendi iç seslerini bastırırlar. Ve bir gün, kendi yollarını çizemeyen yetişkinler olarak karşımıza çıkarlar, suskun, yaralı, kayıp…
Oysa çocuk, sevilerek büyütülmeli. Sevgiyle konuşulmalı, sabırla dinlenmeli. Her gözyaşı dikkatle okunmalı, her suskunlukta bir hikâye aranmalı. Çünkü çocukların duyguları kolay kırılır, biz fark etmeden çatlar içleri, biz meşgulken dağılır ruhları.
Ve dünya… O kadar hızlı dönüyor ki. Eline telefonunu alan bir ebeveyn, çocuğun yüreğinde yalnızlık hissini başlatabilir. Bir “dur şimdi” cümlesi, bir “zaten hep böyle yapıyorsun” serzenişi… Zannediyoruz ki geçer. Geçmiyor. Birikiyor. Ve gün geliyor, biz büyüttüğümüz çocuklarda kendimizi göremiyoruz. Veya tam da kendimizin görmek istemediğimiz yanımızı görüyoruz.
Bu yüzden, çocuklarımızla geçirdiğimiz anları bir ömürlük yatırım gibi görmeliyiz. Onlara ne bıraktığımız değil, onlara kim olduğumuzu gösterdiğimiz anlar değerli. Birlikte oynanan oyunlar, sarılarak ağlanan geceler, sessizce yanında oturduğumuz endişeli günler… Bunlar, bir ömre bedel.
Ve unutmamalı ki. Ebeveynlik bir sahiplik değil, bir yoldaşlık meselesidir. Onların hayat yolculuğunda rehberlik etmeye geldik. Rotalarını çizmek değil. Onları bizimle aynı forma sokmaya değil, kendi renklerinde yaşamaya cesaretlendirmeliyiz.
Çocuklar sadece büyümezler, büyütürler de. Bizi… Hayatı… Geleceği…
Ne onlara tapın, ne onların esiri olun. Yetkili kişisiniz eğitirken, ipler bugün sizde ama yarın onlara geçecek.
Unutmayın, hissettirdiklerinizle anılacaksınız.
Sevgiler
Kübra Hülya Arıcı Sorrentino