Hayatın yükü ağırlaştığında, insan çoğu zaman bir omza, bir bakışa, bir duaya ihtiyaç duyar.

Yazan: Kübra Hülya Arıcı Sorrentino
Psikolojik Danışman/ Eğitmen/ Yazar

Bu yalnızca zayıflık değil, insan olmanın ta kendisidir. Çünkü biz varlık olarak birlikte tamamlanırız. Yaratılışımızda cemaat olmanın sıcaklığı, paylaşmanın gücü vardır. Hem ilahi hikmette hem de psikolojik yapıtaşlarımızda bu böyledir.


İslam’da Cemaatin Hikmeti


İslam dini ferdiyetin kıymetini teslim eder ama cemaat olmayı, birlik içinde yaşamayı teşvik eder. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurur:

“Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi kat daha faziletlidir.”
(Buhârî, Ezan 30)

Bu sadece namazın değil, hayatın da beraber yaşanmasının ne kadar kıymetli olduğunun bir göstergesidir. Cemaat, bir olmak, birlik olmak, kardeşlik içinde nefes almak demektir. Allah Kur’an’da buyurur:

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın; ayrılmayın.”
(Âl-i İmrân, 3/103)

Cemaat, kalpleri bir araya getiren bir iptir. Her kalp o ipe tutunduğunda, birey yalnız olmaktan kurtulur, topluluksa bir ruh kazanır.


Psikolojik Açıdan Cemaatin Gücü


İnsan doğası gereği sosyal bir varlıktır. Bağ kurmak, anlaşılmak, aidiyet hissetmek, psikolojik sağlığın temel taşlarıdır. Carl Rogers, hümanist psikolojinin öncülerinden biri olarak, bir kişinin gelişebilmesi için “koşulsuz kabul”e, yani bir grubun içinde kabul gördüğü bir atmosfere ihtiyacı olduğunu söyler:

“Bir bireyin kendisi olabilmesi için, gerçek bir kabul ortamında var olması gerekir.”

Cemaat, işte bu ortamı sunar. Kişi, cemaat içinde hem kabul görür hem de kendini geliştirir. Yalnızlık ve değersizlik duyguları, bireyin ruhunu karartırken, cemaatte var olmak, insana hem kimlik hem güven kazandırır.


Yalnızlık Zamanında Cemaatin Şifası


Modern dünya, bireyselliği kutsarken insanı kalabalıklar içinde yalnız bırakıyor. Bu yalnızlık, özellikle gençlerde depresyon, anksiyete ve kimlik bunalımlarına yol açabiliyor. Oysa cemaat ortamı, kişiye “ben buradayım ve sen değerlisin” mesajını verir. Manevî atmosferde, omuz omuza edilen bir dua, sessizce okunan bir Yasin, göz göze gelmiş bir tebessüm… Hepsi kalbin hücrelerini canlandıran şifalardır.


Velhasıl


Cemaat olmak, aynı kıbleye yönelmekle başlar ama kalplerin aynı yöne dönmesiyle tamamlanır. Hem İslamî olarak hem de psikolojik düzeyde bu birlik, bireyi onarır, toplumu iyileştirir. Belki de bu yüzden, yalnızca namaz değil, sevinçler ve acılar da cemaatle paylaşılınca anlam bulur.

Cemaat, insanın insana yoldaş olduğu yerdir. Ve bir yoldaşlık, bazen uzun süren bir terapi kadar güçlüdür. Armutun sapı, üzümün çöpü diyerek insanlarla aramızın açılmasına izin vermemeliyiz.