Değerli okuyucularım, ilk yazımdan sonra,  Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesinde üç operasyon birden geçirdim. Amaleliyatımı başarılı bir şekilde gerçekleştiren Genel Cerrahi doktorum saygıdeğer Ahmet Aslan Hocam’a ,ekibine ve tüm Genel Cerrahi çalışanlarına gönülden teşekkürlerimi sunarım.Merak edenler için paylaşayım, çok şükür iyiyim.
 
Gerek inşaatı yapılırken gerek sonrasında, halkımız arasında yapılan konuşmalar ,eleştiriler hatırıma geldi.Elazığ için bu kadar büyük bir hastaneye ihtiyaç olmadığından tutunda yerinin uzak olmasına kadar.. Oysa Devlet aklı farklı düşünür , farklı çalışırdı. Binlerce yıllık devlet geleneğimizin ve aklının nasıl çalıştığını , nasıl bir ileri görüşe sahip olduğunu önce  pandemi döneminde gördük.Arkasından Elazığ depremi ve en son Pazarcık depremi.. Meğer ne kadar önemli bir yatırım ve zemin olarak ne kadar doğru bir yere inşa edilmiş... Varsın birazcık mesafede olsun ne çıkar.Depreme dayanıklı olsun yıkılmasın, hizmet vermeye devam etsin, etti de !
 
Ameliyattan bir gün sonra taburcu oldum. Oturduğumuz ev az hasarlı olmasına rağmen,tedbir açısından  daha güvenli olur düşüncesiyle kayınbiraderimin Elazığ Çatalçeşme TOKİ ‘deki evine geldik. Bu satırları oradan yazıyorum size. Kalemi elime aldığımda aklımdaki konu başkaydı ancak bazen öyle olmaz mı ? Bir niyet ile yola çıkarız , vardığımız yer tamamen farklı olur.İşte bun da nasip deriz..
 
Rabbim devletimize zeval vermesin, payidar kılsın. Elazığ depreminden sonra yapılan bu binalar, Kahramanmaraş depreminde de rüştünü tekrar ispatladı.Hepimiz içindeydik, yaşadık, gördük.Rabbim bir daha yaşatmasın.Bir yanda hayat riski, diğer yanda soğuk, çamur vs olumsuz koşullar..Bunlara bağlı olarak halkımızın bozulan psikolojisi.
Eşi dostu, hısım akrabası olanların ilk kapısını çaldıkları yer TOKİ evleri oldu.İmkanı olanların veya ihtiyacı olanların ise ısrarla,büyük bir arzu ile kiralık daire aradıkları yer..
 
Tıpkı Fethi Sekin Şehir Hastanesinde olduğu gibi,Elazığ depremi sonrasında da fısıltı gazetesi yayılmaya, devlet-millet bütünlüğünü bozacak şekilde  art niyetli iç ve dış mihrakların değirmenine su taşımaya başladı. Bu kadar evi nasıl yapacaklar ? Nasıl yetiştirecekler ?Dağların başında ev mi olur ? Nasıl gidip geleceğiz ? Listeyi siz de uzatabilirsiniz..
Derken devletimiz önce çadır, sonra konteyner ile halkının yaralarını hızla sarmaya başladı.Şüphesiz, sıcak ta soğuk ta tamamen hayatımızdan çıkmamıştı ancak, Devletimizin tüm çabası kalıcı evler yapılana kadar olabildiğince vatandaşı rahat ettirmekti.Bunu unutmamak gerekiyordu.
 
Zamanı geldi ve olabilecek en iyi sürede çalışmalar kısım kısım tamamlandı , teslim zamanı geldiii.Kuralar çekildi. Bu seferde ; ben bu katı bu cepheyi istemem, yok kuzeye bakmasın, yok güneyi görmesin ,altı olsun üstü olmasın aman aman aman derkeeeennnn bu günlere kadar geldik..
İnanın şu son pazarcık deprimine kadar hala bu devlet bu millete yaranamamıştı.Şimdi secdeye kapanıp devletine şükredenleri gördüm, duyuyorum.Umarım kalıcı olur.
 
Büyüklüğü yedinin üstünde olan depremlerden hasarsız çıkması, şehrin kalabalık ve insanı daraltan atmosferinden uzak, temiz havası ..Evet TOKİ’ler yeni gözde. En fazla da dün ileri geri konuşanların, hizmeti görmezden gelenlerin, emeği hiçe sayanların gözdesi. Ne kadar manidar değil mi ?
 
Yapıcı ,birlikteliği bozmayacak , işin kalitesini ve güzelliğini artıracak faydalı eleştiriler tabiki olabilir. Ancak ; amaç üzüm yemek olmalı,ahde vefadan ve DEVLET DAİM VAR OLSUN ilkesinden ödün verilmeden.. Devletine güvenen milltetimiz ,her daim karşılığını alacaktır.Güzel hizmetler, yıkılmaz eserlerle... El ele verdik mi aşamayacğımız hiç bir engel yoktur.Rabbim birliğimizi, dirliğimizi daim eylesin.Amin.
HOŞÇA KALIN, SEVGİYLE KALIN
Azmi OZAN