Her milletin tarihinde dönüm noktaları vardır. Türkiye Cumhuriyeti için bu noktalardan belki de en önemlisi, 19 Mayıs 1919'dur. O gün, bir milletin esarete başkaldırdığı, özgürlüğe yürüdüğü, umudun yeniden yeşerdiği gündür.

Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa'nın attığı bu adım, yalnızca bir askerî harekât değil, aynı zamanda halkın kaderini kendi elleriyle yeniden yazacağı bir destanın başlangıcıdır.

Mustafa Kemal Atatürk, bu tarihi günü gençliğe armağan ederken aslında bir mesaj veriyordu: "Bu cumhuriyet sizin omuzlarınızda yükselecek." Çünkü Atatürk’e göre gençlik; sadece yaşla tanımlanan bir kavram değil, fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür bireylerden oluşan bir zihniyetin temsilcisiydi. Ona göre gençlik, değişimi, yeniliği ve çağdaşlığı taşıyacak en güçlü damardı.

Spor: Gençliğin Karakterini Şekillendiren Güç

19 Mayıs aynı zamanda "Gençlik ve Spor Bayramı"dır. Çünkü Atatürk, sporu yalnızca bedenin değil, aynı zamanda ruhun ve karakterin gelişimi için vazgeçilmez bir unsur olarak görüyordu. Spor, gençleri disiplinli kılar, mücadele etmeyi öğretir, centilmenlik duygusunu geliştirir. Sahada alınan her ter damlası, aslında hayatın farklı alanlarında karşılaşılacak zorluklara karşı bir hazırlıktır. Bugün Türk gençliği, sadece spor müsabakalarında değil, bilimin, sanatın, teknolojinin her alanında rekabet edebilecek bir potansiyele sahiptir. Yeter ki onlara doğru alanlar, eşit fırsatlar ve nitelikli eğitim sunulsun.

Gençlik ve Eğitim: Geleceğin Teminatı

Atatürk'ün “En büyük eserim” dediği Cumhuriyet’in teminatı gençlerdir. Ancak bu teminatın sağlamlığı, gençliğe sunulan eğitimin kalitesiyle doğru orantılıdır. Eğitim; genç bireyin dünyayı anlamasını, sorgulamasını, üretmesini ve toplumun gelişimine katkı sunmasını sağlar. Ne yazık ki günümüzde bazı gençlerimiz fırsat eşitsizliği, ekonomik sıkıntılar, sosyal baskılar gibi birçok engelle mücadele etmektedir. Bu noktada devletin, sivil toplumun ve toplumun her ferdinin gençliği destekleyici politikalar üretmesi kaçınılmazdır.

Tarihsel Ruh, Bugünün Sorumluluğu

19 Mayıs sadece bir anma günü değil, aynı zamanda bir farkındalık günüdür. Her yıl bu gün geldiğinde, bizlere düşen görev sadece geçmişi hatırlamak değil, bugünün gençliğine ne kadar değer verdiğimizi sorgulamaktır. Onlara ne kadar güven duyuyoruz? Ne kadar alan açıyoruz? Ne kadar örnek oluyoruz?
Gençlik, sadece gelecek değil; bugünün de söz sahibidir. Onlara kulak verilmeli, düşüncelerine değer verilmeli ve üretime katılmaları için teşvik edilmelidir. Atatürk'ün gençliğe hitabında çizdiği sorumluluk çerçevesi, sadece bir ideal değil, aynı zamanda her neslin taşıması gereken bir bilinçtir.

Sözün Özü

19 Mayıs, yalnızca Atatürk’ü Anma Günü değil; onun gençliğe olan güveninin, sporun birleştirici gücünün ve çağdaş Türkiye idealinin sembolüdür. Bugün hepimize düşen görev, Atatürk'ün bıraktığı bu mirası sadece kutlamak değil, yaşatmak ve ileriye taşımaktır. Eğitimde, sporda, bilimde, sanatta ve yaşamın her alanında gençliğe öncelik vermek; cumhuriyetin temel direğini güçlendirmek demektir.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.
Gelecek gençlerin, gençler de bu milletin umududur.