Süper Lig’de 8 hafta, 1. Lig’de 9 hafta, 2. Lig’de 8 hafta ve 3. Lig’de 6 hafta geride kaldı. Henüz sezonun üçte biri bile tamamlanmadan, Türkiye profesyonel liglerinde toplamda 30 teknik direktör değişimi yaşandı.

Bu rakam, Avrupa’daki birçok ligin tüm sezon ortalamasından fazla. Fakat asıl sorun bu sayı değil; neden her sezon aynı kısır döngü yaşanıyor?

🎯 Teknik Direktörlük: Artık Sadece Tahtta Oturmak Yetmiyor

Türk futbolunda teknik direktörlük, hâlâ “takım ağabeyliği” düzeyinde yürütülüyor. Birçoğu sahadaki oyunu değil, soyunma odasındaki motivasyonu yönetmeyi başarı sanıyor. Oysa modern futbol artık veri, analiz, psikoloji ve bilimsel antrenman yönetimi üzerine kurulu. Ne yazık ki birçok teknik adam:
- Oyunu analiz edecek sistemleri bilmiyor,
- GPS verisini doğru okumuyor,
- Antrenmanı planlarken fizyolojik döngüleri göz ardı ediyor,
- Ve hâlâ 'top bizde kalsın çocuklar' gibi yüzeysel direktiflerle takım yönetiyor.

Bu yetersizlik, ilk kötü sonuçta yönetimlerin sabrını bitiriyor. Ama şu da bir gerçek: Kendini geliştirmeyen teknik adam, kovulmayı hak ediyor.

🏟️ Yönetici Profili: Panik Butonuna Basmaya Hazır

Diğer tarafta, 'başarıyı 2 haftada isteyen' yönetici profili var. Her beraberlikte teknik direktörün arkasına değil, önüne geçen bir sistem bu.
- Sosyal medya tepkisine göre karar veren,
- Taraftarın duygusunu teknik stratejinin önüne koyan,
- 'Yeni bir enerji' yalanına sarılan yöneticiler…

Sonuç: Bir sezon içinde 3-4 teknik direktör değişimi, ama tek bir oyun kimliği bile yok.

🧩 Kimliksiz Kulüpler, Yönsüz Takımlar

Bir kulübün sahadaki oyunu, yönetim vizyonunun aynasıdır. Bugün 1. Lig’den 3. Lig’e kadar birçok kulüp, sezon başında ne oynayacağını bilmeden kadro kuruyor.
- Biri topa sahip olmayı hedefliyor,
- Diğeri 'daha direkt oynayalım' diyor,
- Yeni gelen hoca 'ben savunmayı öne çıkarırım' diyor.

Sonuçta oyuncular bile neye inanmaları gerektiğini bilmiyor. Futbol, taktik kaosa dönüşüyor.

🧠 Bilimden Uzak, Ezberle Yakalanmış Teknik Adamlar

Bugünün futbolu, artık sadece taktik değil; bilimsel bütünlük istiyor.
- Kas lifi tiplerinden,
- Antrenman dönemizasyonuna,
- Psikolojik dayanıklılıktan,
- Bilişsel antrenman modellerine kadar…

Bu konularda donanımı olmayan bir teknik adam, çağın gerisindedir. Ama bizde hâlâ 'tecrübeli hoca' olmak, 'modern hoca' olmaktan daha değerli görülüyor. İşte bu yüzden, otuz değişim yaşandı ama tek bir ilerleme olmadı.

🔥 Sistemsizliğin Bedeli: Herkes Suçlu, Kimse Sorumlu Değil

Bu tabloyu sadece yöneticilere yıkmak kolay olurdu. Ama gerçeği konuşalım:
- Yetersiz teknik direktörler,
- Plansız yönetimler,
- Ve vizyonsuz kulüp yapıları, birlikte bu sonucu üretiyor.

Herkes suçlu, ama kimse sorumluluk almıyor. Bu yüzden de sezonlar geçiyor, hikâyeler aynı kalıyor.

📉 Son Söz: Değişim Çok, Gelişim Yok

Sekiz haftada otuz değişim… Bu kadar hareketin içinde, tek bir istikrar yok. Değişmek kolay, gelişmek zor. Ama Türk futbolu hâlâ kolay olanı seçiyor.

Ve biz her yıl aynı soruyu soruyoruz:
“Hocayı değiştirdik ama neden hiçbir şey değişmedi?”