Futbol, yalnızca 90 dakikalık bir oyundan ibaret değil; bir kültür, bir emek ve bilimsel planlamanın birleşimidir.
Ancak Türkiye’de futbol sahalarının dışında en az saha içinde olduğu kadar “oynanıyor.” Başkanlardan yöneticilere, taraftarlardan televizyon yorumcularına kadar herkesin ağzında aynı cümle: “Şu oynamalıydı, bu taktik yanlış, şöyle çıkmalıydık.”
Oysa futbolun gerçek patronları sahada alın teri döken futbolcular ve onlara yön veren teknik adamlardır. Teknik direktörlük, sabah uyanıp maç günü oyuncu seçmekten ibaret bir iş değildir; antrenman bilimi, psikoloji, istatistik, fizyoloji ve saha içi stratejiyle yoğrulan, uzun yılların emeğini gerektiren bir meslektir.
Yönetim ve Başkanların Karışma Geleneği
Türkiye’de futbolun kronik sorunlarından biri, yöneticilerin ve kulüp başkanlarının teknik direktörlerin işine fazlasıyla müdahil olmasıdır. Transfer politikalarından kadro seçimlerine, oyuncu değişikliklerinden taktik tercihlere kadar her alanda “ben bilirim” anlayışı hâkimdir. Bir kulüp başkanı ya da yönetici, UEFA lisansı almadığı sürece saha kenarına inip teknik direktörlük yapamaz; yapmamalıdır. Çünkü bu, futbolun profesyonellik ruhuna aykırıdır.
Taraftarın Baskısı ve Sosyal Medya Etkisi
Bir diğer boyut ise taraftar baskısıdır. Tribünden ya da sosyal medyadan yükselen sesler, çoğu zaman futbolun doğasıyla çelişir. Herkes kendi gözünden haklı olabilir ama taktik, fiziksel kapasite, maç içi psikoloji ve rakip analizi taraftarın göremediği detaylarla şekillenir. Futbolun bilimsel boyutunu görmeden yapılan her yorum, yalnızca gürültüden ibarettir.
Teknik Direktörlüğün Bilimsel Yönü
Bir antrenörün kararları, aylarca süren hazırlık, oyuncu analizleri, performans verileri ve rakip taktikleri üzerine inşa edilir. Örneğin, “neden şu futbolcu oynamadı?” sorusunun ardında sakatlık riski, yorgunluk verileri, oyun planına uygunluk veya psikolojik hazırlık olabilir. Bunları bilmeden yapılan eleştiriler, aslında teknik ekibin emeğini hiçe saymaktır.
Çözüm: Liyakat ve Profesyonelliğe Saygı
Futbolun gelişmesi için öncelikle herkesin kendi sınırını bilmesi gerekir. Başkan yönetim işini yapmalı, taraftar takımını desteklemeli, basın doğru bilgiyi aktarmalı ve teknik direktör saha içinde bilimsel bilgi ve deneyimiyle yol göstermelidir. Eğer herkes teknik adam olmak istiyorsa, yol bellidir: UEFA belgelerini alın, yıllarca saha kenarında emek verin, sonra eleştirin.
⚽ Son Söz:
Futbol bir bilimdir, bir sanattır. Bu oyunun sahadaki patronu, bilgi, deneyim ve alın teriyle orada bulunan teknik direktörlerdir. Futbolun gerçekten gelişmesini istiyorsak, bilime ve profesyonelliğe saygı duymak zorundayız.