29 Ekim 1923... Bir milletin küllerinden yeniden doğduğu, bağımsızlığın yalnızca bir yönetim biçimi değil, bir varoluş manifestosu hâline geldiği gün. Cumhuriyet, yalnız siyasal bir devrim değil; aklın, bilimin, ahlakın ve çalışmanın toplumun her katmanına nüfuz etmesidir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu devrimi sadece siyaset sahnesinde değil, eğitimde, sanatta ve sporda da gerçekleştirmiştir. Çünkü o, bir milletin beden ve ruh sağlığı yerinde olmadan özgür kalamayacağını biliyordu.

“Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.”

Bu söz, Atatürk’ün spora bakışını birkaç kelimede özetleyen bir ahlak felsefesi gibidir. Bugün sıkça dile getirilen bu ifade, aslında sporun üç temel bileşenini anlatır:

• Zekâ: Oyun kurabilme, strateji geliştirebilme ve sahada doğru karar verebilme yetisidir. Atatürk, sporu salt fiziksel güç değil, aklın sahadaki yansıması olarak görmüştür.
• Çeviklik: Vücudun etkin kullanımı kadar, yeniliğe açık, değişime hızlı uyum sağlayan bir karakteri simgeler. Cumhuriyet de zaten bu çevikliğin ürünüdür — çağın gerekliliklerine ayak uyduran bir sistemdir.
• Ahlak: Tüm başarıların temelidir. Çünkü sporun asıl amacı sadece kazananlar yaratmak değil, karakter inşa etmektir. Ahlaklı sporcu, rakibine saygı duyar, centilmenliği elden bırakmaz, kazanırken kibirlenmez, kaybederken bahane üretmez.

Cumhuriyet ve Sporun Ortak Ruhu

Cumhuriyet, bireye değer veren, yeteneğini geliştirme fırsatı sunan bir anlayıştır. Aynı ruh, sporun da özündedir. Atatürk, daha 1920’lerin başında “Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur” diyerek sporu eğitim sisteminin ayrılmaz bir parçası hâline getirmiştir. Spor salonları, kulüpler ve federasyonlar bu vizyonla kurulmuştur. O yıllarda Türk gençliği için spor, bir eğlence değil, vatan görevi sayılmıştır.

Bugün sahada mücadele eden her sporcu, bir bakıma Cumhuriyet’in o ilk günkü ideallerinin temsilcisidir. Her ter damlası, her centilmen hareket, her azim dolu mücadele Atatürk’ün o sözünü yaşatır: “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.”

Son Söz

Cumhuriyet’in 102. yılında, yalnız zaferleri değil, bu ülkenin spor ahlakını da korumak hepimizin görevidir. Çünkü Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; zekânın, çevikliğin ve ahlakın birlikte yaşadığı bir yaşam biçimidir. Atatürk’ün izinde, bilimle, çalışmayla ve sporun birleştirici gücüyle nice 29 Ekim’lere...

🇹🇷 Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!