Bir zamanlar Türk futbolunun ve dünya futbolunun en büyük yıldızları dar sokaklardan, toprak sahalardan, kaldırım kenarlarından çıktı.
Formalar yoktu, taktik yoktu, saha çizgisi yoktu ama yetenek, zeka, sezgi ve yaratıcılık vardı. O zamanlar sokak, çocukların en büyük futbol okuluydu. Şimdi ise o okul kapanmak üzere.
Sokak Futbolu: Oyunun En Saf Haliydi
Sokakta futbol oynamak; dar alanda çalım atmayı öğrenmekti, kaleci yokken "kaleye geçen adamın canını yakmamak" kuralına uymaktı, top oynanamaz hale gelince "taş kalede" kavgaya tutuşmaktı. Ama bunların ötesinde, her şeyden önce oyunu hissetmekti.
Topa sahip olmayı, birebirde adam geçmeyi, boşlukları sezgisel olarak görmeyi çocuklar sokakta öğrenirdi. Bu, bugünkü akademik antrenmanlarda simüle edilmeye çalışılan ancak bir türlü tam yerine oturmayan doğal gelişimdi.
Bugünün Oyuncusu Neyi Kaybediyor?
Bugün çocuklar tesislerde büyüyor. Her şey çok disiplinli, planlı ve kontrollü. Bu bir yandan iyi; ama diğer yandan özgürlüğü, doğaçlamayı, risk almayı öldürüyor.
Sokak futbolu bir karakter okuluydu. Bugün birçok genç oyuncunun top ayağına geldiğinde ne yapacağını bilememesi, doğaçlamada zorlanması, dar alanda çalım becerilerinin zayıflığı biraz da sokak futbolunun eksikliğiyle ilgilidir.
Bir Messi, Bir Alex, Bir Hagi... Sokakta Doğdular
Dünya futbol tarihine damga vuran yeteneklerin büyük çoğunluğu formal eğitimden önce sokakta kendini geliştirdi.
Messi, Rosario sokaklarında; Ronaldinho, Porto Alegre’nin dar yollarında; Zidane, Marsilya’nın banliyölerinde top oynayarak reflekslerini ve hayal gücünü geliştirdi. Türkiye’de de geçmişin yıldızlarına baktığımızda çoğu “mahallede sabah çıkıp akşama kadar top oynayan” çocuklardı. Onların yeteneği, beton zeminle yoğrulmuştu.
Sokaklar Sessiz, Yetenekler Tek Tip
Bugün mahallelerde top oynayan çocuk sayısı dramatik biçimde azaldı. Sitelerde "top oynamak yasaktır" tabelaları yükselirken, çocuklar tablet başında sanal maç yapıyor. Bu yeni düzen, futbolun doğallığını öldürüyor.
Akademiler tek tip oyuncu yetiştiriyor: Koşan ama düşünmeyen, talimatla hareket eden ama özgür olmayan oyuncular. Sokak futbolu, özgünlüğün ve yaratıcılığın en büyük kaynağıydı. Şimdi o kaynak kuruma tehlikesiyle karşı karşıya.
Ne Yapmalı?
- Belediyeler sokak futbolunu desteklemeli, semtlere minyatür sahalar yapmalı.
- Okullarda "serbest oyun saatleri" tanınmalı, çocuklara doğaçlama alan bırakılmalı.
- Altyapı antrenörleri, oyun içinde “serbest yaratıcı alanlar” kurgulamalı.
- Veliler çocukların kontrollü şekilde sokakta oynamasına imkân tanımalı.
Sokak futbolu geri gelmeli; çünkü modern futbolun ihtiyacı olan yaratıcılık, cesaret ve özgünlük, tekrar o sokaklardan doğabilir.