Her ne hikmetse başımıza gelen her türlü felaket, kaza, bela, şer ve kötülüklerin içindeyken ya da bitiminde panik ve korkudan olsa gerek bir müddet sığındığımız tek liman, Allah’ın huzuru ve dergahıdır..! 

Abdestler, namazlar, niyazlar, oruçlar, tesbihatlar, zikirler, hatimler, tövbeler, Allah Allah nidaları, sabahlara kadar kılınan namazlar bu gibi durumlarda ayyuka çıkar, saflar sıklaştırılır, her vakit cuma namazını aratmaz camiler dolar taşar ve bir süre sonra azala azala normale döner. 

…..

Elazığlı olmam itibarı ile kendimi bildim bileli küçüklü büyüklü depremlerle iç içe yaşadım. Bu anlattıklarımı da kendimden biliyorum. Hepsi yaşadığım, gördüğüm, şahit olduğum şeyler ki, içinde bulunduğumuz şu zamanda da aynı şeylerin tekrarı yaşanılıyor. Dejavu değil gerçek! Safları olabildiğince sıklaştırdık, hiç olmadığı kadar Alla’a yakın olduk!

Hoca değilim, fetva vermiyorum. Böyle bir şeye kalkışırsam haddimi de bilgimi de aşmış olurum fakat bildiğim, bir çoğumuzun bilmediği ya da yanlış bildiği bir gerçek var ve buna değinmek istiyorum. 

Gelelim sadede.!

İbadet ikiye ayrılır! 

-İnsanın kendisi için yaptığı ibadet,
-Allah için yapılan ibadet!

İnsanın kedisi için yaptığı ibadet sadece kişinin kendisini bağlar,

Allah için yapılan ibadet ise toplumu, insanlığı, hayvanatı kısaca tüm canlıları içine alır!

Hiç kimse üstüne farz olan şeyleri Allah için yaptığını söylemesin ya da öyle zannetmesin! 

Her iki şeklinde de Allah’ın yapılan bu ibadetlere haşa ihtiyacı yoktur! 

Kişinin kendisi için yaptığı ibadetler nelerdir? 

Namaz kılmak, oruç tutmak, dua etmek, Allah’a yakarmak, malının zekatını vermek vs. 

Peki bunu ne için yaparsın?

Akıl ve fikir vererek seni kainatta tüm canlılardan üstün kılana şükreder, sana kılınan farzı yerine getirir kendin ve ailen için her şeyin en iyisini ister, arzu eder ve dileklerde  bulunursun. 

Bu yalnızca seni bağlar. Yaparsın ya da yapmazsın kimseyi ilgilendirmez. Yaradan ile yaratılan arasındadır! 

Sen bunu Allah için yaptığını bilir düşünürsün fakat yeri göğü yoktan var edenin benim, senin gibi fanilerin kılacağı namaza niyaza zinhar ihtiyacı yoktur!

Kaldı ki bunu bile yine kendin için, sağlığın için yaparsın! Allah’ın sana farz kıldığı her şey kendisi için değil, yine senin, senin sağlıklı yaşamın içindir..!

Aldığın abdest kendi temizliğin için, kıldığın namaz bedeninin sağlığı için, tuttuğun oruç organlarının dinlenmesi için, yaptığın dua ve yakarışlar kendi isteklerin için. Yani kısaca bunların hiç birisi Allah için değil..!

Gel gelelim gelmek istediğimiz yere…

Bu gün Allah için ne yaptın diye sorulduğunda çoğu kişi camiye gittiğini, namaz kıldığını, dua ettiğini, tövbe ettiğini, af dilediğini, tesbih şükür çektiğini söyler. 
Bu Allah için yapılan şeyler değil ki.!

Allah için;
Muhtaca kucak mı açtın, düşene el mi uzattın, aç olana yemek mi yedirdin, yetim mi sevindirdin, öksüzü mü kucakladın, hasta olanı mı sordun, konu komşuna güler yüz mü gösterdin, ana baba eş dost akrabaya yarenlik mi ettin, müslüman olana insan olana kardeş mi oldun, yardıma ihtiyacı olana yardım mı ettin, kamu malına sahip mi çıktın, kul hakkından mı çekindin, çaresizin çaresizliğini kendi çıkarların için fırsata çevirmekten mi kaçındın, bir hayvanın karnını doyurup kafasını mı okşadın, doğa ve tabiatı korumak için bir çabamı gösterdin? 
Saymaya kalkarsam böyle uzayıp gider…

İşte önemli olan, asıl olan ibadet tam da bulur!
Makbûl olanı kendin için değil, Allah için yapılanıdır! 

Kendin için tabi ki ibadet edeceksin ama bunun yanında Allah için de bişeyler yaparsan o zaman tadından yenilmez. 

Ülkece yaşadığımız bu zor günlerde, düştüğümüz yerden kalkmak için Allah aşkına, Allah için bişeyler yapalım. 

Gün birlik olmak günüdür, gün devletin milletin yanında durmak günüdür, gün yaraları sarmak günüdür, gün Allah için bişeyler yapmak günüdür..!

Hangi fikir, hangi zikir, hangi görüşte olursak olalım bu günden sonra lütfen Allah için bir şeyler yapalım…

Güne başladığında de ki, 

Bu gün Allah için ne yapacağım.! 

Allah’a emanet olun..

Kalın sağlıcakla…