Fenerbahçe, sezon başına dünyanın en tecrübeli teknik adamlarından biriyle, José Mourinho ile girdi. Taraftarın beklentisi büyüktü:
Hem yıllardır gelmeyen şampiyonluğa ulaşmak hem de sahada heyecan veren bir oyun görmek. Ancak daha ilk haftalarda tartışma başladı: Mourinho’nun pragmatik futbolu mu ön plana çıkacak, yoksa Fenerbahçe’nin yaratıcı kimliği mi?
Büyük Maçların Ustası
Mourinho kariyeri boyunca hep aynı özelliğiyle öne çıktı: büyük maçları oynamayı bilmek. Rakibin güçlü yanlarını törpülemek, tempoyu kontrol etmek, savunmayı sıkı tutmak ve doğru anlarda darbe vurmak… Bu felsefe ile Porto’da, Chelsea’de, Inter’de ve Real Madrid’de tarihi zaferler yaşadı.
Nitekim Fenerbahçe de büyük maçlara çıktığında aynı tabloyu sergiliyor. Rakip ne kadar iddialı olursa olsun, Mourinho’nun pragmatizmi sahaya yansıyor: daralan hatlar, kapanan boşluklar ve rakibin nefes alamadığı bir düzen. Bu noktada taraftar güven buluyor; “Mourinho var, bu maçı kaybetmeyiz” düşüncesi öne çıkıyor.
Süper Lig’in Gerçeği: Anadolu Takımları
Ancak Süper Lig’in hakikati başka. Fenerbahçe için asıl sınav, Anadolu takımlarına karşı oynanan maçlar. Çünkü onlar zaten geride bekliyor, oyunu soğutuyor, topu Fenerbahçe’ye bırakıyor. İşte tam bu noktada Mourinho’nun pragmatizmi avantaja değil, dezavantaja dönüşüyor.
- Rakip kapandığında Fenerbahçe oyunu açamıyor.
- Yaratıcı bağlantılar koptuğunda, pas trafiği yan paslara sıkışıyor.
- Çözümler, bireysel yeteneklere ve duran toplara kalıyor.
Büyük maçlarda işleyen pragmatik plan, Anadolu takımlarına karşı üretkenlik krizine dönüşüyor. Taraftar, “Bu oyundan keyif almıyoruz” demeye başlıyor.
Tadic’in Ayrılığı ve Boşalan Akıl
Geçen sezon Tadic, temposu düşse de oyun aklını sahaya koyan isimdi. Topun yönünü değiştiren, hücum organizasyonlarını çeşitlendiren bir liderdi. Onun ayrılığıyla birlikte Fenerbahçe’nin üçüncü bölgedeki yaratıcı gücü zayıfladı.
Mourinho’nun pragmatizmi bu açığı kapatmaya yetmiyor. Çünkü pragmatizm, mevcut gücü en verimli kullanma sanatıdır; ama yaratıcı bir beyin olmayınca o güç eksik kalıyor.
Dengeyi Kim Kuracak?
Fenerbahçe’nin önünde tek bir soru var: Pragmatik Mourinho mu, yaratıcı Fenerbahçe mi?
- Eğer Mourinho’nun sistemi, Anadolu takımlarını açacak yaratıcılıkla harmanlanmazsa, lig uzun maratonda kayıplara gebe.
- Eğer yaratıcı çözümler üretilirse, pragmatizmin verdiği savunma gücüyle birleşip şampiyonluk yolunu açabilir.
Sonuç
Mourinho, belki de kariyerinde ilk kez böyle bir ikilemin tam ortasında. Avrupa’da kazandıran pragmatizm, Türkiye’de “üretim ve keyif” talebiyle çelişiyor. Fenerbahçe’nin bu sezonki hikâyesi, işte bu çatışmanın nasıl çözüleceğine bağlı olacak.
Ve her hafta aynı soru tekrar sorulacak:
“Fenerbahçe oyunu domine edecek mi, yoksa oyuna teslim mi olacak?”