Türkiye’nin sporcu profiline bakıldığında göze çarpan en temel eksikliklerden biri “atletik kapasite”dir.
Futbol, basketbol veya voleybolda teknik olarak yetenekli sporcular yetiştirebiliyoruz, fakat çok yönlü atletik sporcular yetiştirmekte sınıfta kalıyoruz.
Bilimsel Perspektiften Atletik Gelişim
Atletik sporcu; kuvvet, sürat, dayanıklılık, çeviklik, esneklik ve koordinasyon gibi motorik özellikleri gelişmiş, farklı spor branşlarına kolayca uyum sağlayabilen çok yönlü bireydir. Literatürde bu özelliklerin özellikle 6-12 yaş arası kritik dönemde geliştirilebileceği vurgulanmaktadır. Örneğin, Faigenbaum ve Myer (2010), erken yaşta uygulanan kuvvet, denge ve koordinasyon çalışmalarının çocukların uzun vadeli performansını kalıcı olarak artırdığını belirtmektedir.
Türkiye’de ise bu yaş aralığında çocukların büyük kısmı ya hareketsiz yaşam sürmekte ya da sadece branş odaklı (örneğin sadece futbol) antrenmanlara maruz kalmaktadır. Böylece temel motorik özellikler gelişmeden sporculuk kariyeri başlamış oluyor.
Eğitim ve Altyapı Eksikliği
Gelişmiş ülkelerde “long-term athlete development (LTAD)” yani uzun vadeli sporcu gelişim modeli benimsenmektedir. Bu modelde çocuklar önce temel hareket becerilerini (koşma, zıplama, atma, yakalama) öğrenir, ardından motorik özelliklerini geliştirir ve son aşamada branş spesifik antrenmanlara yönlendirilir. Bizde ise bu basamaklar atlanmakta, çocuklar doğrudan branş yüklemelerine maruz kalmaktadır.
Bu durum hem sakatlık riskini artırmakta hem de üst seviyede rekabet edecek atletik sporcu sayısını azaltmaktadır.
Performans Biliminin Yetersiz Kullanımı
Modern sporcu gelişiminde bilimsel ölçüm ve takip sistemleri kritik rol oynar. GPS verileri, kuvvet platformları, laktat testleri, hareket analiz sistemleri sporcunun gelişimini objektif olarak takip etmeyi sağlar. Ancak Türkiye’de bu teknolojiler ya kullanılmıyor ya da yalnızca elit seviyedeki birkaç kulüple sınırlı kalıyor.
Oysa yapılan araştırmalar (Impellizzeri et al., 2005), antrenman yükünün objektif şekilde takip edilmediği durumlarda performans artışı yerine aşırı yorgunluk ve sakatlıkların arttığını ortaya koyuyor.
Sosyo-Kültürel Faktörler
Atletik sporcu yetiştiremememizin bir diğer nedeni de kültürel yapımız. Çocukların spora ayırdığı süre kısıtlı, ailelerin beklentisi çoğunlukla akademik başarıya odaklı. Avrupa’da haftalık 4-6 gün spor yapan 10 yaşındaki çocuklara rastlamak olağan iken, bizde aynı yaş grubundaki çocukların çoğu yalnızca 1-2 gün spor yapıyor. Bu da gelişim farkını kaçınılmaz hale getiriyor.
Çözüm Önerileri
- Okullarda bilimsel tabanlı hareket eğitimi programları zorunlu hale getirilmeli.
- Kulüpler, altyapılarında spor bilimciler, fizyoterapistler ve performans analistleri ile multidisipliner ekipler kurmalı.
- Çocuk ve genç sporcuların gelişiminde motorik testler (sürat, esneklik, denge, kuvvet ölçümleri) düzenli yapılmalı ve bu veriler ışığında bireysel antrenman programları hazırlanmalı.
- Toplumsal düzeyde sporun “derslere engel” değil, “bireysel gelişimin temeli” olduğu anlayışı yaygınlaştırılmalı.
Sonuç
Atletik sporcu yetiştirmek yalnızca bireysel yetenekle değil, bilimsel altyapı, uzun vadeli planlama ve kültürel dönüşüm ile mümkündür. Eğer bu adımlar atılmazsa, yetenekli oyuncular çıkmaya devam edecek fakat gerçek anlamda atletik sporcular yetişmeyecektir.