Amacı ve hedefi belli olan bir hayat. Güzelin, iyinin, doğrunun, sevginin, vicdanın ve değerlerin el ele verdiği huzurlu bir yaşam…

“Azimli, Güvenilir, Samimi ve İlkeli” bir hayat. Vizyon ve misyon sahibi bir insanlık. İnsana değer verebilmek, kaliteli bir insan olabilmek. Olmazsa olmazlar, ilkeler ve öncelikle onurlu bir hayat. Vatan, millet, bayrak, egemenlik gibi değerleri ortak birlerin başında sayarak, tavizsiz bir şekilde hizmetin her basamağında asker olabilmek…

​İşte bu gibi ilkeler ışığında Elazığ ve sonrası Ankara ile başlayan ve Elazığ’ı unutmayan yeni bir hayat. Hem de toplumun en mağdur kesimleri ile paylaşılan bir hayat. Sonra ülkemizin göz bebeği olan TBMM çatısı altında üç dönem İktidar, Ana Muhalefet ve Muhalefet DönemlerindekiDanışmanlık. Parlamenter Danışmanlar Derneği(PDD)  çatısı altında Kurucu Üye ve Genel Sekreter sıfatları ile uluslar arası düzeyde temsil edebilen bir başarılı çalışma hayatı. Elazığ, Başkent, bürokrasi, TBMM, Türkiye ve Dünya derken artıkhizmet için siyasete bir şeyler katacağıma inandım ve VekilAday Adaylığı yolunu seçtim.

Ülkenin genel gidişatına paralel olarak Elazığ’da da dikkatimi çeken birlik ve beraberliğimizin sağlanmasına yönelik bir öncelik vermem gerektiğini fark ettim. Yani insan olarak, millet olarak ortak birlerimiz etrafında birlikteliğimizinsağlanması gerektiğinin önemini hissettim. Yani memleketimiz bir, inancımız bir, geçmişimiz bir, kültürümüz bir... Bir bir belki bine kadar ortak birlerimiz varken bu ayrılık, gayrılık, kin tohumları niye! O halde husumette değil, muhabbette yarış halinde olmak gerekirdi. Ben de bunu toplumda, kendi memleketimde ön planda ele almalıydım. Bu birlerimiz de Türkiye’ye örnek olarak göstermeliydik. Ve bu yolda Çanakkale ruhunu kendime örnek alarak Milletvekili Aday Adaylığına adım atarak Elazığ için ben de varım dedim.İnançla, azimle, samimiyetle, ciddiyetle ve güvenilirlik ilkesi ile…

         Ve Aday adaylığı sürecinde Elazığ… Gösterişten uzak, gönül insanların gayretleri, çalışmaları ve bizleri destekleyen duaların da etkisi ile daha önce de seçim nedeni ile bu anı yaşadığım Elazığ, ilçe ve beldelerini birkaç yıl sonra bir kezdaha gezmek nasip oldu bana. Ümit, sevgi, inanç ve duygu ile bir başka şekilde Elazığ’ı tekrar yaşamak.

       O güzel insanlar gönüllerinde ağırladılar bizleri. Elazığlılar Gakkoş’tu. Eğer Elazığlılara başka isim, unvantakın deselerdi. Ben Elazığ’ın vefalı ve kadir şinaslığı ile ilgili bir isim bulurdum. Hep derim Gazi, Kahraman, Şanlı gibi unvanlar hep Elazığ’ın önünde gizlidir diye. Elazığ’ı karış karış gezerken bu fikrimde yanılmadığımı bir kez daha gördüm. Yıllar geçmesine rağmen o güzel insanlar benim bile unuttuğum doksanlı yıllardaki kendilerine yaptığım destek ve yardımları unutmamışlardı. “Söyle ne istiyorsun, senin samimiyetini ve gayretini biliyoruz emrindeyiz” şeklindeki yaklaşımlar beni çok duygulandırdı doğrusu. Zaten Elazığlı olmak bana hep bir şeyler katmıştı. Elazığlı olduğumu nerede söyledi isem hep olumlu mesajlar aldım. O güzel ve gönlü hoş insanlar beni bağırlarıma bastı. Elazığ böyle bir kararı vermekte ne kadar haklı olduğumu hatırlatarak, bu cesaretli kararın sonucu ne olursa olsun siyaset kararımdan çok mutlu olduklarını ifade ediyorlardı. Birçok büyüğüm “bu uzun yol hayırlı olsun oğlum” tarzındaki yaklaşımları beni mutlu ediyordu doğrusu. Elazığ’a hizmet için yanlış bir karar vermediğimi daha ilk günlerde tekrar müşahede ettim. 

         Elazığ, ilçelerimiz ve beldelerimizi gezerken mesleğim gereği projeler zihnimde bir bir canlanıyordu. Çünkü benim insanım en iyine, güzeline layıktı. Bu ülke için canını siper etmiş, terörün en yoğun olduğu dönemlerde bile adeta huzur adası olmuş, devleti için barajlara, sulara köylerini feda eden bu gönül dostlarının “bir”lerindeki ortaklığı fark ederek husumete vakit olmadan Elazığ’ın muhabbete önder olmasını da hep yapacaklarım arasında ilk sıralara koydum. Her insan bir değerdir, insana insan olduğu için değer vermeyi hep ilke edindim kendime. Ben ile değil “Biz” anlayışıyla hiç değilse asgari müştereklerimizle bir araya gelme adına heyecan duyuyordum.

Elazığ bütünü ile beni bağrına bastı. Genç düşünce ve gönüller kalplerini açtı bana. Bu anlamda benden biri olan medyaya, özellikle Günışığı Gazetesinin desteğine en kalbi şükranlarımı arz ediyorum. Çünkü ben Günışığına bir aile gözü ile bakıyor ve o nazarla Günışığını değerlendiriyordum. Günışığı Ailesi de kendine yakışır bir şekilde aile fertlerinden biri olarak bendenizden desteklerini esirgemediler. Buanlamda Sayın Kuşçubaşı, Çakmak, Yetik ve Coşkun Kardeşlerime, Günışığı Ailesinin tüm fertlerine teşekkür ediyorum. Teşekkürler Günışığı. Teşekkürler Yeni Ufuk. Teşekkürler Fırat Gazetesi…

Kalemden uzak kalmak ne zormuş meğer. Okurlarımdan, Elazığ’dan, Günışığı’ndan ayrı kalmak zor gelmişti bana.  Bir aylık ayrılık özlemi sanki bir yıl kadar uzun gelmişti bana.

Güzel bir atmosferde ömrümde ilk kez yaşadığım bir aday adaylık döneminde şahsıma gösterilen teveccühten mutlu olmamak ve bu sevgili hemşerilerime, beni bağırlarına basan gönül dostlarıma duyarsız kalmak mümkün mü? Onlar sözlerinde durup beni bağırlarına basarak bu güzelliklerini temayül yoklamasına ve anketlere yansıttılar. Bu yolda Başkentteki mülakatın ötesine ara değerlendirme basamağına taşıdılar. Bu teveccühe teşekkür ediyorum. Temayülden Genel Merkez Yoklaması Üst Kuruluna kadar uzanan Başarlı bir yol. Çünkü niyetin samimiyetin, çok çalışmanın, doğruluğun, duanın, elden gelebilecek yapılabileceklerin neticesinde gelinen bir nokta. Fiili ve sözlü bir dua sonrası teslimiyet, kadere rıza ile sonucu kabullenme ve saygı, hayırlı olanı isteme, şükür ve teslimiyetle teşekkürü bir borç bilerek hak edenleri de tebrik etme erdemliliğini de göstererek...  Nasip, takdir ve teslimiyet…

Çiftçiye düşen tarlayı sürmek, ilaçlamak, her türlü bakımını yapmak ve olumsuzluklara karşı tedbir alabilmek.Sonrası teslimiyet ve rızadır. Bu anlamda Genel Merkez ve Elazığ Ak Parti Teşkilat Başkanlığı başta olmak üzere, İlçe ve Belde Başkanlarına, Belediye Başkanlarına, Mahalle Temsilcilerine, Tüm Delegelere, medyaya ve özellikle Günışığı Ailesine, Elazığlı Hemşerilerime, beni özel kabul edip özel mesai harcayan güzel dostlarıma, özellikle benimle kader birliği yapan, beni bir an olsun yalnız bırakmayıp benden biri olan Gönül Kahramanlarına, uzaklarda da olsa dua ve desteklerini esirgemeyen herkese, gönül ikliminde her mevsimde yeri olanlara en kalbi şükranlarımı sunuyorum.Haklarını helal etsinler bu yolda yürüyenler, bu dostlarım da yürüdükleri yolda yalnız kalmasınlar, her şey de gönüllerince olsun inşallah…

 ​Aday Adaylık süresince güzel bir yarış sergileyen biri birinden güzel Aday Adaylarına gönüllerince bir hayat diliyorum. Onlar bu yolda centilmence hareket ettiler. Bu yolda mağlubiyet yok, bu yolda birlik ve beraberlik var. Tabii ki bu güzel yarışta Milletvekili Adaylarımıza da başarılar diliyorum. Ben bu yarışın güzel olduğu kadar neticesinin de iyi olacağına inanıyorum. Şu unutulmamalıdır ki dün olduğu gibi bugün de insanlığa hizmet için ben bir neferim. Bilgi,birikim ve tecrübemi kullanmada cimri ve bencil davranmayacağımı tekrar hatırlatmak istiyorum.

Evet, siyaset uzun bir yoldur. Bu yolda daha yürüyecek çok uzun yol var. Bu yolda yorulmak, kızmak, kırılmak olmaz. Amaç insanlar hizmet olduğuna göre…

Ben Elazığ’ a hizmette bir neferim. Ve bu hizmetin hangi aşaması olursa olsun yapacağım görevden mutluluk duyarım. Çünkü asıl olan yangını söndürmeye giden karınca misali de görevi tam olarak yapabilmektir. Çünkü ben bunu Elazığ’dagördüm. Elazığlı vefalıdır kadirşinastır ve en iyisine layıktır.

Evet dün buradaydım, şimdi buradayım, yarın da burada olacağım. Çünkü ben sizden biriyim. Teşekkürler gönül dostları, teşekkürler Elazığ, teşekkürler Günışığı, Fırat Gazetesi ve medya…

Yeniden Merhaba dostlar, merhaba Elazığ, merhaba Günışığı ve medya, merhaba cennet vatanım Türkiye...

En büyük teşekkür ve tebrik de örnek ve öncü bir sivil toplum kuruluşu olan İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneğine…

İşte geçmişten günümüze tarihe düşülen notlar ve hala yaşayan hakikatler…