Hayat güzellikler kadar, imtihanlarla örülü sürprizlerin meçhul noktalarıdır. Güzel görüp güzel düşünülen veya güzel düşünülüp güzel gören gözlerin hayatı güzeldir elbette.

Doğruluğun, iyiliğin, estetiğin, değerlerin hâkim olduğu hayat güzeldir. 


Güzel olan bu hayatta insanın sonsuz talepleri hep birbirlerini kovalamaktadır. Sonsuzluk dahil, ölümü bile istemez insanoğlu. Tabii ki her şey kolay değil. Hani imtihan demiştik ya, sır orada gizli. 


İnsanın dünyaya yönelik talepleri zulüm noktasında mı olmalıdır, o emanet güzelim insan üzülmeye, kırılmaya değer mi hiç? 

Dilimizde sürekli kullandığımız zulüm nedir acaba? 


Zulüm birçok manayı ifade eden geniş bir kavramdır. Zulüm terim olarak "bir şeyi kendisine ait olan yerin dışına koymak, eksiltmek, çoğaltmak ve mahiyetini değiştirmek" gibi anlamlara gelmektedir. 
İnsanların kendine karşı yaptığı haksızlıklar da başkalarına yaptığı haksızlıklar da kendine yapılan haksızlıklar da zulümdür. 


O halde talepler insanı üzmemeli, germemeli, mutsuz etmemelidir. Çünkü hayat nice teşekkür edilecek iyiliklerle doludur. Dünyadaki sonsuz taleplerle ilgili insanları özetleyen mailime gelen anlamlı şu kelimelerle cevap vermek yerinde olsa gerek. 


Derdimi dinledim, derdimden iğrendim... 


Nice dertliler gördüm, derdime imrendim...

Bizim isteklerimiz başkalarının istekleri karşısında devede kulaksa… Biz kaybettiğimiz bir eşyaya, alamadığımız bir şeye üzülüyorken, ayaklarını kaybeden kişinin hali karşısındaki talebimiz ne kadar haklı acaba? 

Sağlık en güzel sermaye değil mi, rahatsızlık nedeni ile zengin olsa bile tat ağza giremiyorsa… 

Evet geçici olan şu hayatta insanların minnetinden, başa kalkmalarından uzak bir onurlu hayat şemsiyesinde; 
Ömür Dediğin Üç Gündür, 
Dün Geldi Geçti, Yarın Meçhuldür, 
O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür, 
O Da Bugündür... 
sözü kulaklara küpe olsun. 


Yaşanılan anı huzurlu, gelecekten de umutlu bir şekilde yaşamak en karlı hayat tarzı olsa gerek!