İki hece ve beş harften ibaret olan insanın tanımını yapmak hem kolay hem de çok zor. Ya insan olabilmeyi ve insanın vasıflarını diğer canlılardan ayıran özellikleri, özellikle de şekilden öte insan olabilmeyi…

İnsan ile ilgili birçok tanımlar yapmak mümkündür. İnsan ile ilgili söyleneceklerin başında sudan. Alaktan, balçıktan yaratılan, canlı, zekâ ve duduları ile düşünen, yaratılış ve özellik itibarı ile bütün canlıların en mükemmelidir. 

Çok farklı tanımlar vardır insan için. Tanım kadar önemli bir diğer husus da elbette ki insanın özellikleri ve bu özellikleri ile bütün canlılardan farklı olmasıdır.

O halde insan zekâ ve duyguları ile farklı ise bir amaç için yaratılmış olmalıdır. Yani insan başıboş yaratılmamış, amaçsız değildir insanoğlu. O halde asıl mesele insanın kendi varlığının farkına varması, insan olmanın şuurunda olmasıdır.

Hayat gösteriyor ki insanoğlu amaçsız, bilinçsiz, başıboş, hedefsiz yaratılmamıştır. İdealleri, arzuları, duyguları, sevgisi ile farklıdır insan. 

O halde insanın kendisi ve kendisi dışındaki alemlerle yaşadıkları sıkıntılar, hüzünler, ayrılıklar, zararlar, kötülükler neden? Yoksa insan kendini tanımı yor mu, insanın ne anlama geldiğini bilmiyor mu? 

İnsan sadece etten yaratılan bir varlık olmadığına göre! Bir gayesi olmalı insanoğlunun. 

Hiç değilse yaşanılan acılara, sıkıntılara, belirsizliklere bir son vermek adına insan olmanın yüceliğinin farkında olabilmeli. 

Belki de bütün sıkıntıların çözümü ben kimim, nereden geliyorum, nereye gidiyorum, hayatımın anlamı ve amacı nedir? gibi soruları insanın kendisine sorarak hayatına anlam katmasıdır. Yani hırsın, bencilliğin, kötülüğün, zarar vermenin, caniliğin, terörün, kısaca insan ahlakı, onur ve yaşayışına uymayan her türlü kötülüğe karşı bu sorulara cevap ile bulmalı insanoğlu. 

İnsanoğlu sadece bilim ve teknoloji ile mümkün olmadığına göre. 

Sonsuz ihtiyaçlar, talepler karşısında sınırlı güçler ve sınırlı zamanlar. İnsanoğlu bütün güzellikleri yaşamak istiyor, her şeyin iyisine sahip olmak istiyor, bu dünyada sonsuz kalacakmış gibi koşuşturup duruyor. Ama kendisi her şeyi elde edemeyecek kadar aciz, anlaşılamayacak kadar garip, sonu olan bir fani. 

Küçücük bir canı ile altından kalkamayacak yüklerin altına giriyor kâinatın en mükemmel varlığı. Tıpkı rızkı adına koca yükün altında ezilen, rızkı ile berber yuvarlanan karınca gibi. 

Anlaşılamayan, korkularla ve soru işaretleri ile adeta çıldıran, sıkıntılar altında ezilmiş, her şeyi kötü gören, kazandıkları ile şımarırcasına mutlu, kaybettikleri ile hayatı bitmişçesine üzgün, bencil, belki de çevresine zarar veren bir insan haline gelmiş insan tipi. 

Sonuç itibarı ile kendisi ve yakınları başta olmak üzere sorunlu, kendisine ve çevresine saygılı olmayan, başkalarını rahatsız eden bir insan. 

Kim bilir kendisine bile hayrı olmayan insan. Sorunlu, sorumsuz, huzursuz bir insan, sıkıntılı bir toplum, mutsuz ve gergin soru işaretleri ile dolu güvenlik sağlama amacıyla kurumsallaşmış bir dünya…

Diğer insan ise oldukça farklı. Nereden geldiğinin farkında, amacının ne olduğunu bilen, huzurlu, güzel gören, kanaatkâr, düşüncesi ile mutlu, insanı tanıyan ve her şeyin bir kontrol altında olduğunu düşünen ve bir karıncayı bile inciten çekinen bir insan. Yani aklı, kalbi, duyguları ve kutsal değerleri ile hareket eden kendisi ile barışık, huzurlu bir toplumun belki de mihenk taşı. Bu tip insanlar kendilerine ve topluma zarar vermediğine, hatta insanlığa hizmetteki yarışta ben de varım dediğine göre!

y[email protected]