Gözümüz, Kulağımız ve Sesimiz Olacak Olanlar Kim?

Almanya’da Eylül ayında yapılacak yerel seçimler yaklaşıyor. Sandıklar kurulacak, oy pusulaları önümüze gelecek.


Hem Alman vatandaşı olan hem de çifte vatandaş statüsünde bulunan yüzlerce Türk kökenli insanımız oy hakkını kullanabilecek. Ve bu sadece bir hak değil, aynı zamanda bir vatandaşlık görevini yerine getirecek. Çok sayıda oy kullanacak Türk olduğu gibi adayda olan yüzlerce Türk aday adayı var .

Peki soralım kendimize: Biz bu hakkı kime emanet edeceğiz?

Oyumuzu kime vereceğiz? Seçim günü sandığa gidip bir isim işaretlemek kolay… Ama o ismin arkasındaki niyet, vizyon ve bizim sorunlarımızı çözme isteği asıl mesele.

Almanya’da yaşayan Türkler olarak yıllardır bitmeyen sorunlarımız var. Oturum kartı randevularının aylarca beklenmesi, belediyelerde personel yetersizliği, basit işlemlerin bile sürüncemede kalması… Bunlar günlük hayatımızı doğrudan etkileyen, çözülmesi gereken somut problemler. Üstelik sadece bürokrasi değil; sosyal hayatta, eğitimde, iş hayatında da görünmeyen ama hissedilen engeller var.

İşte tam da bu yüzden, bu seçimlerde “Kim bizim sesimiz olacak?” sorusunu kendimize sormadan pusulaya kalem sürmeyelim. Bizim derdimizi bilmeyen, dilimizi anlamayan, yaşadığımız sorunları bizzat deneyimlememiş olanlar bizim adımıza nasıl konuşabilir?

Evet, siyaset büyük laflar etmekten ibaret değil. Siyaset, bazen bir belediye binasındaki randevu süresini kısaltmaktır. Bazen okulda çocuklarımızın hakkını savunmaktır. Bazen de yaşlılarımızın kamu hizmetlerinden eşit şekilde yararlanmasını sağlamaktır.

Bu seçimde yapmamız gereken çok net:

· Adayların geçmişini ve çalışmalarını araştırmak.

· Bizim konularımıza ne kadar hâkim olduklarını görmek.

· Seçildikten sonra bizi unutmayan, arada bir değil, her zaman yanımızda olan insanlara oy vermek.

Eylül ayında sandığa gideceğiz. Orada vereceğimiz karar, yalnızca bugünü değil, önümüzdeki yılları da şekillendirecek. Unutmayalım, doğru temsilci demek, güçlü bir ses demek. Ve o ses, sadece Almanca değil, Türkçe de konuşmalı; hem hukukun hem de vicdanın diliyle…

Gözümüz, kulağımız, hatta gönlümüz olacak kişileri seçelim ki yarın “Keşke” demeyelim.