Haber: Sinem Akbaş
Kuzey Ren Vestfalya Türk Topluluğu’nun (TB NRW) desteği ile düzenlenen seminerin konuğu Almanya Türk Toplumu için büyük emek vermiş Prof. Dr. Hakkı Keskin idi. 

İnançla yapılmış bir mücadele
Almanya Türk Toplumunun tarihsel gelişimine bakıldığında öne çıkan isimlerin başında gelir Prof. Dr. Hakkı Keskin. Düzenlediği seminer ile FÖTEV; üyelerini ve ilgili vatandaşları Almanya Türk toplumu için emek vermiş, toplumun birlikte yaşam ilkesinin gereklerine uygun yaşayabilmesi için inandığı değerleri sonuna kadar savunmuş mücadeleci Hakkı Keskin ile buluşturdu.

43A691A6 Ca22 41Fd 9335 Ed8588Cfb626
21 yaşında üniversite öğrenimi görmek için geldiği Almanya’da Hür Berlin Üniversitesindeki siyasal bilgiler öğrenimine değin yaşadıklarını keyifli bir dille anlatan Hakkı Keskin;  beraberinde gelişen örgütlenme çalışmaları ve değişen siyasi konjonktürü öngörüp inandığı değerleri savunurken yaşadıklarını dinleyicilerle paylaştı: “Almanya’ya ilk geldiğimde henüz çok fazla Türk işçi yoktu, ancak yaklaşık 15 şehrinde Türk öğrenci dernekleri ve bağlı oldukları bir federasyon vardı.

Ben de hemen bu öğrenci derneklerine kayıt oldum. 1967’de Almanya Türk Öğrenci Federasyonu Başkanı(ATÖF) seçildim. Almanya ve Türkiye’deki gelişmeleri yakınen takip ediyordum ve askeri darbe tehlikesini görüp görüş bildirdiğim için Türk vatandaşlığından çıkarıldım.

Uğur Mumcu ve Uğur Alacakaptan tek kuruş almadan savunmamı üstlendiler. Türkiye’de Nazım Hikmet’ten sonra vatandaşlıktan çıkarılan ikinci kişi olmam ulusal ve uluslararası camiada büyük protesto ve tepkilere neden oldu.

C135923D 5Edd 4A0F A077 1146D7Fb9Ec8
Günter Grass’tan Jean Paul Sartre’ye, Almanya genelindeki birçok şahsiyet ve dernekler karara karşı çıkıp bana destek oldular. Sonrasında Danıştay kararı ile tekrar vatandaşlığımı geri alabildim.” diyerek siyasiler hayatındaki serüvenini dillendirdi. 

Osmanlı Devletinde Sanayi Devrimi Neden Olamadı?


Doktorasında Osmanlı Devleti’nde Sanayi Devriminin olamaması, devletin geri kalma nedenleri ve peşinen cumhuriyetin kurulması ile 1970’lere kadar geçen çok kapsamlı 700 sayfalık bir çalışma ortaya koyan Keskin övgülü pekiyi(Magna Cum Laude) notuyla çalışmasını tamamlamış ve bir süre Türkiye’de yaşamış. 

Yeniden Almanya


Bir süre Devlet Planlama Teşkilatında çalıştıktan sonra hükümet düşünce işten çıkarılması sonucu tekrar Almanya’ya gelen Keskin, Hamburg’ta öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlamış. 1985’de ilk ırkçı saldırı sonucu yaşamını yitiren Ramazan Avcı cinayeti sonrasında Almanya’da faaliyet gösteren, terör ve kaba kuvvet yanlısı olmayan tüm derneklerin birleştiği bir protesto yapmaları ve bu sürecin sonunda “Almanya Türk Toplumunu” kurmalarına değinen Keskin: “Farklı görüşteki derneklerin bir araya gelerek çalışması zor denildi. Ancak biz farklı görüşleri temsil eden herkes için ortak paydalar bulduk ve bunun için mücadele ettik. Toplumda eşit haklara sahip olmak, ırkçılığa karşı mücadele, yabancı düşmanlığına karşı tavır alma ve Türkçenin okullarda anadil olarak öğretilmesini sağlama gibi ortak paydalar bizleri birleştirdi. Bugün 230 derneğin üyesi olduğu Almanya Türk Toplumu’nun(TGD) hala söz sahibi bir sivil toplum kuruluşu olmasını başardık” dedi.

Seksenlerdeki ekonomik duraklamanın ırkçılığı devşirdiğine değinen Keskin birçok vatandaşımızın seneler boyunca öldürülmesine Alman makamlarının mafya hesaplaşması olarak değerlendirmesine gösterdikleri tepkileri anlatarak, bu bakışın Hanau’daki katliama kadar sürdüğünü belirtti.

Bu saldırı sonrası ilk defa Şansölye Merkel’in sert tepki göstererek: “Irkçılık bir zehirdir, düşmanlık bir zehirdir. Bu zehir birçok ağır suçun sorumlusudur” sözlerini hatırlatan Prof. Keskin, görmezden geldikleri bu gerçeği geç de olsa kabul ettiklerini söyledi.

TGD’nin 25. Kuruluş Yıldönümünde Almanya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Walter Steinmeier’in itiraf niteliğindeki “Almanya’nın bir göçmen ülkesi olduğunu biz çok geç anladık” sözlerini hatırlatarak yıllarca vurguladıkları gerçeklerin sonunda kabul edildiğini belirtti.

Daha sonra Almanya’da ilk yabancı kökenli milletvekili seçilmesini ve akabinde yaptığı çalışmalara değindi. Yıllar önce kendisini ziyarete gelen babasının öyküsünü yazarken, kendi yaşam hikayesini de anlattığı “Kızıl Ordu Süvarisi Trabzonlu Hacı Hasan ve Yedinci Oğlu” biyografi niteliğindeki ilk kitabından bahsederek sözlerini bitirdi.

Daha sonra söz alan TGD eski başkanlarından Kenan Kolat, Prof. Dr. Hakkı Keskin ve geçen yıl vefat eden  Dr. Ertekin Özcan’dan yaşamı boyunca feyz aldığını ve örgüt çalışmalarını onların açtığı yolda ilerleyerek sürdürdüğünü söyledi. TGD’nin bugün artık sadece Türk toplumunu değil birçok ayrımcılığa uğrayan gurupların da haklarını savunduğu bir konuma geldiğini ekleyerek Federal Göçmen Organizasyonları Platformu (Bundeskonferenz der Migrantenorganisation(BUND) gibi önemli oluşumları kurarak diğer organizasyonlar ile işbirliği yaptıklarını söyledi.

Son olarak söz alan emekli öğretmen Bahattin Gemici, anadilimiz Türkçenin yüzyıllar boyu sürdürdüğü serüveni, halk ozanlarının dizelerini seslendirerek anlattı.

Ev hanımıydı girişimci oldu Ev hanımıydı girişimci oldu

Editör: Haber Merkezi