Sektör temsilcilerini akademi çatısı altında bir araya getiren 'Sürdürülebilir Markalar Konferansı'nda Türkiye'deki markalaşma sorunları ele alındı. Konferanstaki konuşmasında marklar için en önemli unsurların 'kalıcı ve dayanıklılık' olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çağrı Erhan, Türkiye'nin en büyük markasının ise 'Mustafa Kemal Atatürk' olduğunu kaydetti.

Altınbaş Üniversitesinin Cumhuriyetin 100. yılına özel hazırlamış olduğu etkinlikler serisi çerçevesinde üniversitenin İşletme Fakültesi tarafından 'Sürdürülebilir Markalar Konferansı' düzenledi. Konferansta sektörün önde gelen temsilcileri, danışmanlar ve akademisyenlerle görüş alışverişi yapmak üzere Gayrettepe Yerleşkesinde bir araya geldi. Markalaşmanın öneminin anlatıldığı konferansta uzmanlar, kurulan markaların korunması ve kalıcı olması için bilgi alışverişinde bulundular. Konferanstaki konuşmasında markalaşmada gerekli unsurları anlatan Rektör Prof. Dr. Çağrı Erhan, bu unsurları; güçlü temel, vizyon ve misyon, çevik liderlik gösterebilme, zamanın ruhunu yakalama, muhataplarıyla arasında bir sevgi bağı oluşturma olarak sıraladı. Erhan, 'Bu unsurlar bağlamında bakıldığında Türkiye'nin en büyük markası Mustafa Kemal Atatürk'tür' dedi.

Çağın en önemli kavramlarından biri olan sürdürülebilirliğin markalaşmada da sağlanmasının önemine değinen Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, 'Dünyanın en uzun süreli markalarına bakıldığında 1500 yıllık olduğunu görüyoruz. Ancak bu markaların hiç duymadığımız, bilinirliği olmayan Japonya'da belki de olduğu bölgeden hiç dışarı çıkamamış, bir gelişim sağlayamamış oteller olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte dünyada en bilinen markalar hangileri denildiğinde aklımıza belli başlı markalar geliyor. Bu markların çoğunun 100 yıllık bile bir geçmişi yok. 1500 yıl öne kurulmuş dünyanın en eski markası olan oteller markalaşmada sürdürülebilirliği yakalamış ama kendilerini dünyaya tanıtamamışlardır' dedi.

Prof. Dr. Erhan, markaların sürdürülebilir olması için gerekli unsurları şöyle sıraladı:

'Hedef ve amaç belirlenmeli'

Markayı yaşatmak: 'Markalaşmada önemli adımlar vardır. En önemlilerden biri markayı yaşatmaktır. Ancak mesele sadece markayı yaşatmak da olmamalı. Marka büyütülerek yaşatılmalı. Bir diğer önemli adım ise hedef belirlemektir. 'Hedefimiz nedir?' sorusunu markayı kurmaya başlamadan önce belirlemek gerekir. Hedef ve amaç belli değilse, o zaman kalıcı olamazsın. Markayı yaşatmak da tek başına bir amaç olmaz. Marka bir araçtır. Şirketi büyütmek, geliştirmek ancak bir amaç olabilir. Marka bu amaca dönük bir araçtır.

Liderlik; Esnek, manevra kabiliyeti olan çevik liderlik markanın kalıcı olabilmesi için önemlidir.

Doğru koşullar; Bir diğer önemli nokta ise içinde bulunduğumuz koşullar. Bu firmanın dışında gelişen koşullardır. Biraz da şansa bağlıdır. Dolayısıyla markalaşmada kalıcılık için şartların uygun olması lazım. Bu noktada şirketlerin strateji geliştiren birimleri vardır. Bu birimler ulusal ve uluslararası dengeleri gözeterek hareket ederler. Şirket yapılaşmasında yalnızca ürün geliştirmeye yönelik çalışmak, sürdürülebilirlikte yeterli değildir.

Zamanın ruhunu yakalama; Sınır ve zaman aşan bir marka olmak istiyorsanız zamanın ruhunu yakalamak zorundasınız. Aksi halde markanız yok olmaya mahkûmdur.

Bağ kurmak: Şirketler ve markalar muhataplarıyla bağ kurmak zorundadırlar. Bu muhataplar, bir öğrenci olabilir, bir hasta ya da bir müşteri olabilir. Kurulan bağa ister bağımlılık deyin isterseniz de sevgi. Sektörde kalıcılığı sağlamak için bu bağı kurmak zorunludur.'

'Türkiye'nin en büyük markası Atatürk'tür'

Türkiye'nin en önemli markasını da açıklayan Erhan, 'Markalaşmada gerekli unsurlara bakıldığında yani güçlü temelleri olan, vizyonu olan, misyonu olan, çevik liderlik gösterebilen, zamanın ruhunu yakalamış, üzerinden yıllar geçse de değerini yitirmeyen ve muhataplarıyla arasında bir sevgi bağı olan markamız Mustafa Kemal Atatürk'tür. Türkiye'nin en büyük markası Atatürk'tür. Bu hem Türkiye hem de dünya için böyle. Mustafa Kemal Atatürk'ün vizyonunun aşılamadığını, sürekli bir devrimcilik, inkılapçılık söz konusu olduğundan zamanın ruhunu sürekli yakalayan bir devlet yönetim anlayışını kurmuş olduğunu görüyoruz' şeklinde konuştu.

'Markaları korumak Cumhuriyetimiz ve ekonomimiz için son derece önemli'

Üniversite olarak sürdürülebilir markalaşma konusuna katkı sağlamaya çalıştıklarını ifade eden Altınbaş Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkan Danışmanı, Sosyoloji Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Fatoş Altınbaş, 'Aynı zamanda bir aile şirketi olan Altınbaş Holding, 50 yılı aşkın faaliyet gösteren markalara sahip bir şirkettir. Dolayısıyla sürdürülebilirlik için kurumsallaşmanın önemi dikkate alınmalı. Bu çerçevede Aile Şirketleri Araştırma Merkezimiz var. Ekonominin bel kemiği olan aile şirketleri üçüncü kuşaktan sonra dağılma eğilimi gösteriyor. Bu da markaların zedelenmesine yol açıyor. Bunun önüne geçmek için neler yapılabilir buna bakmak lazım. Avrupa'dan 200 yıllık markaları örnek alarak yaptığımız araştırmalardan bulduğumuz çıkarımlarla şirketlere de yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu konu hem Cumhuriyetimiz hem de ekonomimiz için son derece önemlidir' dedi.

'Eğitimde sürdürülebilirlik zamanı yakalamakla mümkün'

Eğitimde sürdürülebilirliğe de değinen Fatoş Altınbaş, 'Teknoloji hayatımızın bir parçası ve gittikçe de hayatımızdaki yoğunluğu artıyor. Tüm üniversiteler de teknolojiyi alt yapılarında kullanmalılar. Biz de her geçen gün yeni işletim sistemlerini bünyemize katarak, öğrencilerimizle birlikte bu süreci devam ettiriyoruz. Eğitimin sürdürülebilir olması her koşulda çok önemli. Bu da ancak dijitalleşme ile mümkün. Eğitimde markalaşma ise vizyon ve misyon doğrultusunda adım atıp, o adımları uygulayarak ve denetleyerek sağlanabilir. Üniversitemizde 15. yılımızı kutladığımız bu yıl bu konuya son derece önem veriyoruz. Çizgimizi bozmadan kaliteyle, vizyoner, çağdaş, zamanı yakalamış gençler yetiştirmeye çalışıyoruz' ifadelerinde bulundu.

'Markalaşmada alt yapı ve esas çok önemli'

Türkiye'deki markların başarı ve kalıcılığı uzun bir süre sağlayamamasının altında yatan sorunlara değinen Altınbaş Üniversitesi, İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Özsoy ise 'Eski markalarımız çok az sayıda var. Markaların sürdürülebilir olmasında özelikle nesiller arasında geçişlerde bazı sıkıntılar görüyoruz. Ülkeyle de bağlantılı bazı sorunlar olabiliyor. Ülkenin imajıyla ülkenin çıkarttığı markların imajı arasında da bir bağlantı oluyor. Burada da bazı zorluklarla karşılaştığımızı görebiliyoruz. Geçmişte çok önemli bazı markaların bugün yok olunduğunu görebiliyoruz. Global ve sınırların kalktığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu durum markalar açısından hem bir fırsat hem de tehdit oluşturabiliyor. Markalaşmada sadece stil ve yüzey değil, alt yapı ve esas çok önemlidir. Markaların sürdürülebilir olabilmesi için de mutlaka işin esasına önem vermeliyiz' ifadelerinde bulundu.