Amasra'da 42 madencinin hayatını kaybettiği grizu patlamasından yaralı olarak kurtulan madenci Umut Güneş, deprem haberini alır almaz bölgedeki arama-kurtarma çalışmalarına gönüllü olarak katıldı. Birçok canın hayata tutunmasını sağlayan madencilerden biri olan Güneş, 'Burada kalsaydım vicdan azabı çekerdim, kendime yakıştıramazdım. Kendimi oraya atmak istedim' dedi.

14 Ekim 2022 tarihinde TTK Amasra Müessese Müdürlüğündeki maden ocağında eksi 300 kotunda meydana gelen grizu kaynaklı patlamadan yaralı olarak arkadaşları tarafından kurtarılıp hastaneye kaldırılan, günlerce baygın kalmasının yanı sıra geçici hafıza kaybı da yaşayan madenci Umut Güneş, kendisi gibi patlamadan yaralı kurtulan madenci arkadaşlarıyla beraber deprem bölgesinde gönüllü olarak arama-kurtarma çalışmalarına katıldı.

Evli ve bir çocuk babası olan Güneş, amirlerinin, 'Sen yeni kazadan kurtuldun, gitme' demesine rağmen deprem bölgesine gönüllü olarak gitti. Kahramanmaraş'ta görev alan ve günler süren çalışmaların ardından memleketi Bartın'a dönen Güneş, benzer afetler olması durumunda da göreve koşa koşa gideceklerini söyledi.

'48 saat içerisinde yaklaşık 1,5-2 saat uyuyabildik'

Deprem bölgesindeki ilk 48 saat içinde sadece 1,5 saat uyuduklarını kaydeden Güneş, 'Deprem oldu denildikten sonra biz iş yerimize gittik. İş yerine haber gelmiş ekip istiyorlar diye. Biz facianın büyüklüğünü bilmiyorduk. Biz adımızı ilk günden gönüllü olarak yazdırdık. İlk ekipte göndermediler bizi. Ertesi gün biz ikinci ekiple beraber gittik. Madendeki kaza aklıma geldi. Yani canlar yanmasın diye uğraştık, didindik. O duygular içerisindeydik, o duygular yüzünden oradaydık. Biz gece saatlerinde vardık oraya. Gece saatlerinde çalışmaya başladık. 48 saat içerisinde yaklaşık 1,5-2 saat falan uyuyabildik. Ona da uyku denilirse tabii. Saatler önemli, ulaşabileceğimiz en yakın insanlara ulaştık. Yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalıştık. Ben kendim canlı çıkartmayı çok isterdim. Arkadaşlardan gördüm. Mutlu oluyor insan, umudu artıyor. Daha çok çalışmak istiyor' diye konuştu.

42 madencinin hayatını kaybettiği patlama sonrasında baygınlık geçirdiğini ve arkadaşlarının kendisini yeryüzüne çıkardığını da anlatan Güneş, '14 Ekim'de eksi 300 kotta bize deprem olduğunu söylediler ağabeylerimiz, ustalarımız korkmamamız için. Biz maskelerimizi taktık yola çıktık, duman yakaladı. Biz orada 3 arkadaş düşüp bayılmışız. Arkadaşlarımız sağ olsunlar bizi geride bırakmamışlar. Maske istasyonuna gidip maskelerini değiştirip geri o dumanın içine gelip bizi almışlar. Yani büyük cesaret işi. Sağ olsunlar, var olsunlar. Bizim madencilikte bir kural vardır, geride adam bırakılmaz. Hafızamı kaybetmiştim, yani çocuğumun adını hatırlamıyordum. Eşimin adını hatırlamıyordum. Annemin, babamın adını hatırlamıyordum. Ondan sonra bizi normal odaya aldıklarında televizyon kapalıydı. Bana ne olduğunu sorduğumda trafik kazası geçirdiğimi, o yüzden orada olduğumu söylediler. Benim yine haberim yoktu. Ben televizyonu açtırdım orada güç bela. Haberi gördüm, ondan sonra madene tekrar geri gitmek istedim. Arkadaşlarımı kurtarmak istemiştim. Ama çok geçti, üzerinden 4 gün geçmişti. Gidemedim, kendi isteğimle ben hastaneden ayrıldım; dayanamadığım için, duramadığım için' ifadelerini kullandı.

'Biz yine koşa koşa can feda gideriz'

Kendisine kazadan yeni kurtulduğu için deprem bölgesine gitmemesi söylenen Güneş, bu durumu kendine yakıştıramayacağını ve vicdan azabı çekeceğini belirtip, şu şekilde konuştu:

'Şeflerimizden, amirlerimizden Allah razı olsun. Ben ismimi yazdırdım gönüllü olarak. Benim ismimi sildirmişler. Sen gitme, sen daha kazadan yeni kurtuldun dediler. Ben yine de gideceğim dedim. Sağ olsunlar kırmadılar. Ben burada kalsaydım vicdan azabı çekerdim. Kendime yakıştıramazdım. Çünkü yeni kazadan çıktığımız için ne olduğunu biliyoruz. Ailelerin perişanlığını biliyoruz. Kendimi oraya atmak istedim. Gitmek istedim ve gittim. Allah korusun yine böyle bir şey olursa biz yine her zaman dediğimiz gibi devletimizin, milletimizin yanındayız. Biz yine koşa koşa can feda gideriz.'